Adamın karısıyla mutlu bir evliliği vardı, ta ki otele gittiği güne kadar. Otelde başka bir kadınla aldatan adam, yeni afete sert kökleyerek kendini kaybediyordu. O anın heyecanı ve tutkusu, onu aldatmanın verdiği suçluluk duygusunu unutturuyordu. Ancak her ne kadar zevk alsalar da, içindeki boşluğu dolduramıyordu.
Kadının bedeni onu büyülemişti, ama kalbi hala karısının yanındaydı. İkilem içinde kalan adam, duyguları arasında sıkışıp kalmıştı. Otel odasında yaşadığı bu kaçamak, onun hayatını sonsuza dek değiştirecekti.
Aldatmanın verdiği haz, onu kontrol altına almıştı. Ancak aynı zamanda içinde bir çatlak oluşturmuştu. Karısını aldatmanın verdiği pişmanlık ve utanç, onu kemiren bir yara haline gelmişti.
Adam, aldattığı kadının gözlerine bakarken, içindeki karanlık duygularla yüzleşiyordu. Acaba gerçekten mutlu olabilecek miydi? Ya da aldığı kararların sonuçlarıyla yüzleşmek zorunda kalacaktı.
Sonunda, adamın kararı vermesi gerekiyordu. Karısını mı terk edecek, yoksa onunla olan ilişkisini mi düzeltecekti? Otel odasında yaşadığı bu an, onun hayatının dönüm noktası olacaktı. Kararını vermek için cesaret toplamalı ve içindeki gerçek duyguları dinlemeliydi.
Belki de bu yeni afet, ona gerçek mutluluğu bulma şansı verecekti. Ama bunun için önce içindeki karanlık duygularla yüzleşmeli ve gerçekten ne istediğine karar vermeliydi. Hayatının en zor kararını vermek için hazırlıklı olmalıydı.